1)Gazâlî'yi Anlamak [1] Minhâcü'l Âbidîn Okumaları - Nureddin Yıldız
İmam Gazalinin eserlerini anlamak için İmam Gazali Rahmetullahı aleyhi tanımamız gerekiyor.Belki biraz derin giriş yapacağız ama ‘’minhacü'l Abidin ila cenneti rabbil alemin’’ isimli kitabı okuduk anladık diyebilmek için bu kitabı kalem ve kağıtla birleştiren müellifinin biyografisini ve imkanımız kadar da ruh dünyasını da bilmemiz de fayda var.Gazali bugünkü İran'daki tarafında Horasan denen şehirde doğmuş birisidir. Bugün hicretin 1439. senesindeyiz.Gazali Hicretin 450. senesinde doğdu bu gösteriyor ki Gazali 950 sene kadar bir zaman önce doğdu dünyaya geldi bugünkü İran Tus şehrinde. Adı Muhammed Bin Muhammed Bin Muhammed Bin Ahmed Gazalidir. Muhammed Bin Muhammed Bin Muhammed Bin Ahmed ne demek babasının adı Muhammed dedesinin adı Muhammed onun babasının adı da Ahmet demek kendi adı da Muhammed zaten Dolayısıyla eski mantıkla Gazali'nin ismi okunduğunda Muhammed Bin Muhammed Bin Muhammed Bin Ahmed et Tusi el Gazali şeklinde görürüz.Künyesi Ebu Hamiddir oğlu Hamit olduğu için Ebu Hamid diye anılır.Muhammed isminin ailede bu kadar çok olması tereddüt etmiyorum bir bereket nedeni olsa gerek baba adı Muhammed kendi adı Muhammed olduktan sonra dede Muhammed öbür dede Ahmet. Allah Müminler olarak ahirete gitmiş bu isimlerin hepsinden razı olsun. Kitaplarının üzerinde Hüccetül İslam yazar. Gazali'nin isminin olduğu yerde Hüccetül İslam yazar.Hücce belge demek. İslam'ın belgesi anlamına geliyor. ne demek yani anlamak için mesela burada bu kitabın başlığında Hüccetül İslam yazıyor. İslam'ın gücü İslam'ın dayanağı demek. Bu vasıf annesinin doğduğunda ona verdiği bir isim değil. 30 yaşından sonra batıl ekollerle yaptığı mücadelede dininin akidesine yaptığı hizmetlerden sonra alimler tarafından lakap olarak ona sunulmuş isimdir. Gazali yani Gazali rahmetullah yani İslam'ın yıkılmaz kalesidir demek. Elbette biz beşer olarak onu böyle anıyoruz Allah katında da öyle olduğunu umuyoruz öyle olmasını istiyoruz.Hicretin 450. senesinde doğdu Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellemin Medine'yi nurlandırması ile başlayan takvime hicret takvimi diyoruz onun 450. senesinde doğdu bugünkü kullandığımız Miladi takvimle 1058. sene yapar. Gazali çok küçükken annesini kaybetmiş 7-8 yaşlarında iken de babasını kaybetmiş yetim bir çocuk olarak büyümüş. buradan Gazalinin üzerinden kitabını okumadan henüz dersler çıkarmak istiyorum. Neden böyle yapmak istiyorum ? hem kitabını hangi duygularla yazmış onu anlayacağız hem de büyüklük sadece kitap yazmakla olmuyor kitabı yazmadan önce kaderin sana neler yazdığını da anlaman lazım kendin için ve başkaları için. inşallah Gazaliyi konuşan sözlerimizin sonunda böyle bir idrake yaklaşmış olacağız. Gazali çok küçük yaşlarda babasını da kaybetti öksüzdü yetim kaldı. Bir de küçük bir kardeşi daha var Ahmet diye onunla beraber yetim kaldı. Babası vefat etmeden tarikattan arkadaşı olan bir zâta ricada bulunmuş:” benden kalan 5 10 kuruşluk paramı bu iki yavruma harcarsın demiş”. Büyük ihtimal hastalanarak vefat etti babası herhalde öyle bir ayrıntı elimizde yok. ölünce babası Gazali'nin, Vasiyet ettiği komşuları gazaliyi ve kardeşinide almış evlat gibi bakmış ama bu noktaya dikkat ediniz babasının bıraktığı para bitmiş bu adam da kendisi böyle başkasının yetim çocuğuna harcayacak kadar parası yok tutmuş tus şehrinde yetim çocukların filan kaldığı bugünkü deyimle Kur'an kursu gibi bir yere gitmiş hocalarla görüşmüş elimde iki tane yetim çocuk var böyle Bunları ben artık bakamayacağım alın bunları demiş onlar da getir bakalım dediler herhalde bu da çocukların kolundan tutmuş demiş ki yavrum ben sizin karnını doyuracak durumda değilim babanızın bıraktığı para bitti burada oturun hiç olmasın Karnınızı doyurun bir süre demiş. Gazali rahmetullahi aleyh kardeşiyle beraber başına minnet zaten bundan mutlu olmuş ve karınlarını doyurmak için o medreseye girmişler. Ancak o medrese bugün ismine hayran olduğumuz ihyau ulumiddini yazan İslam tarihinde tarih değiştiren büyük adam Gazali'nin doğum yeri olmuş Gazali diyor ki: biz ‘’ilmi Allah rızası dışında bir şey için aradık ilim bize Allah'tan başka bir şey için gelmem dedi’’ yani karın tokluğuna girdiğimiz yerde ilim lezzetini aldık diyor.
ilk notumuzu tutalım:Allah'ın hiçbir işinde yanlışlık yoktur ! gazali'nin babası ve annesi önceden ölmeseydi sonra da az bir harçlık bırakıp komşusuna bu çocukları sen büyüt diye Vasiyet etmeseydi, O para da bitmeseydi Gazali o medreseye Gitmeyecekti babasının yün iplik dokuma atölyesinde çalışacaktı. Gazali örgü demek bildiğimiz örgücü demek iplerden oluşturulmuş örgü. babasının orada çırak olarak çalışacaktı.Bugün biz Gazali diye birini tanımıyor olacaktık. Ne diyor karnımızı doyurmak için girdiğimiz medreseden ilimle çıktık. ki Kardeşi de alim birisidir rahmetullahi aleyhuma. şimdi Herhangi birimiz annemiz öldü babamızı öldü onun için filan yere gidemedik tam Evlenecektik bir sorun çıktı nişan bozuldu bunlar hep Keder konuları zannediyoruz kaderin kucağına oturmak istemiyoruz bir türlü ama Allah'a teslim olup iman eden rahat eder buyruluyor.Gazali karnımızı doyuralım yoksa aç kalacağız tus şehrinde zannediyordu insanlığın ruhu doyuracak bir adama dönüştü orada yetimhane niyetine konduğu yerden insanlığın manevi babası gibi çıktı bugünkü hayatımıza taşınacak büyük ibretler vardır burada. bu ibretleri anlayamazsak Gazaliyi anlayamayız. Gazali'nin kendisini anlayamayan kitabından da bir şey anlayamaz. zaten kitabından çok bir şeyler anlayabilmek için Gazaliyi anlamak lazım. Evet doğduğu zaman Hicret'in 450. senesi zaten 55 sene yaşadı bu dünyada bu dev kütüphaneyi bırakıp giden şahıs 55 sene yaşadı gurbetlerde geçmiş bir 55 senesi var. Hicret'in 5. asrının adamıdır Çünkü 450 Hicret'in 5. Asrı'nın yürüdüğü zaman demek 505 de vefat ettiğine göre Hicret'in 5. asrında 50 sene 6. asrından da 5 sene yaşamış rahmetullahi aleyh Bu dönem Hicret'in 5.asırı siyaset olarak Abbasiler döneminin sonlarına doğru gelindiği Selçuklu Devleti'nin de en Şahlanış yıllarının olduğu dönemdir bilhassa Melikşah dönemi Alparslan Selçuklu sultanı Alparslan'ın oğlu Melikşah dönemi bu dönemdir.ümmeti Muhammed'in bir Hulefa i raşidin dönemi var bir de Emeviler Dönemi var ondan sonra abbasiler dönemi var.Abbasiler döneminden sonra kısa bir zaman Selçuklu dönemi Ondan sonra Osmanlı dönemi vardır ama başka yerde de farklı literatürlerle mesela Endülüs dönemi diye bir dönem var ama o Endülüs dönemi İslam coğrafyasından uzak Avrupa'nın batısında bir dönemi ve yeri temsil ettiği için başka bir dönemmiş gibi onu zikretmiyoruz. Özellikle bu dönemde yani Hicret'in beşinci altıncı asrının ilk döneminde siyaset olarak ümmeti Muhammed'in bir tür artık dünya siyasetinde Osmanlı öncesindeki zafiyet yıllarını çöküş yıllarını temsil ediyor osmanlılarla beraber İstanbul'u bilhassa Sultan Fatih'in fethettiği dönem itibariyle İslam tekrar izzete kavuştu ama ondan önceki dönem İslamiyet'in iç kargaşalarla sorunlarla siyasi askeri ve ahlaki çöküş yaşadığı dönemdir. burada biz coğrafya ve tarih dersi yapmıyoruz ama imamı gazaliyi anlamak için o gülün nerede bittiğini Hangi bahçede bittiğini de anlamamız lazım.Sultan Fatih'in İstanbul'u fethettiği günlerde Gazali doğsa öyle bir adam olamaz doğduğu bile hissedilmezdi. İhyau ulumiddini de yazamazdı yazmazdı zaten.Çünkü kalın bir palto kış günü kar yağarken satılır Ağustos ayında insanların mendiliyle terlerini sildiği bir zamanda palto satamazsınız. Gazali kar yağdı her yer buz oldu gibi bir dönemde ümmeti Muhammed'in sırtına bir palto gibi geldi rahmetullahi aleyh. onun için aklımızda olsun Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin konuşurken sireti nereden başlatıyoruz ? cahiliye araplarında başlatıyoruz kızlar diri diri gömülüyordu,alkol kullanılıyordu cinayet vardı Vardı Vardı diyoruz gelişi rahmeten lil Alemin geliş oluyor bu sefer. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i sıradan her şey yürüyordu birdenbire peygamber geldi desek yanlış başlatmış oluruz gerek de olmazdı peygamber olmasına zaten her şey yürümüyor ters yürüyor,şirk,tuğyan,isyan aldı başını götürüyor diye Allah'ın rahmet elçisine ihtiyaç hissettiler insanlar. peygamber değil Şüphesiz Gazali ama Gazali de Abbasilerin son dönemini Selçukluların ilk döneminin askeri siyasi ahlaki ekonomik çöküşünün yaşandığı dönemde ortaya çıktı. Bir yandan bu notu İyi alıyoruz Siyasette ekonomide askeriyede ve ahlakta çöküş var. Öbür taraftan İslam topraklarında iki şey çok hızlı bir şekilde Hormonlu büyüme ile büyümüş.biri felsefedir biri de tasavvuftur.Felsefe ve Tasavvuf. tasavvufa bugün tarikatlar deniyor tarikat Tasavvuf değildir Tasavvuf tarikatların içinde bulunduğu çatının adıdır.Felsefeyi ise Farabi ve İbni Sina baş çekiyor hızlı bir şekilde Hormonlu bir şekilde büyüyor.Gazali ortaya çıktığında biraz sonra göreceğiz kendi de felsefeye bulaşıyor bir ara tasavvufun hormonlu büyüyen bölümüne bulaşıyor Ondan sonra onlardan tövbe edip çekiliyor tasavvufun orjinal boyutunu ortaya çıkarıyor. Onun için inşallah sonunda diyeceğiz ki Gazali kimdir sorusuna cevap verirken gazali'den önce tasavvuf gazali'den sonra tasavvuf denmesine sebep oldu diyeceğiz.tasavvufun içine bulaştırılmış felsefeden alıntı ve menfaatlerin ekolleşmesinden ortaya çıkan safsatalara karşıydı.Onun kendisinin yani dediği şeylerden tasavvufu arındıran bir çalışma yapmış Böylece ahiret eksenli bir tasavvufun oluşmasına neden olmuş. şimdi diyoruz ki bu paragrafta Gazali askeri ekonomik siyasi ve ahlaki çöküntünün oldu adeta hulefa i raşidin emekleri ile oluşturulmuş İslam yapısının bir tür çözülmeye doğru yüz tuttuğu dönemde Gazali rahmetullahi aleyh ortaya çıktı.İslam toplumunun Kur'an ve Sünnet ekseninde yürümesi gerekirken felsefe ve felsefeden etkilenmiş tasavvuftan etkilenmiş olarak bir yürüyüş içerisinde bulunuyordu bu dönemde çıktı. bu dönemin İslam dünyasında Siyasi güç iki merkezliydi. bir Bağdat'ta Abbasiler vardı ama Abbasilerin artık yolun sonuna geldikleri dönem çöküş dönemiydi. Bir de Nisaburda bugünkü İran'daki Nisaburda yani İran coğrafyası bu vandan ötesini kastediyoruz diyelim yani O vana kadar olan bölgeyi Ortadoğu kabul edelim Ondan sonra doğu dediğimiz bölgede Nisaburda Selçuklu gücü var Selçuklu Sultan Alparslan'ın oğlu Melikşah'ın yönetiminde.Melikşah tam bir siyasetçi büyük bir devlet adamı ama zafiyetleri var onun döneminde çok büyük hizmetleri olan bir Nizamülmülk diye adlandırılan birinci derecede veziri diyeceğimiz bir isim var bu nizamülmülk Nizamiye medreseleri olarak bilinen bir eğitim düzeni kurmuş diyebiliriz ki bugünkü manada bugünkü Üniversite Araştırma Merkezi manasında islam toplumunda ilk oluşum bu nizamülmülk medreseleridir. Belki bugün eğitimcilerin oturup sistemini iyice düşünmeleri gerekeceği kadar güçlü bir eğitim yuvasıdır nizamülmülk'ün oluşturduğu Nizamiye medreseleri. Gazalinin bu medreseler ile bağlantısı var 34 yaşındayken Bağdat'ta bu nizamülmülk'ün Nizamiye Medresesi ona teslim edilmiş. Dolayısıyla 34 yaşında O günkü Bağdat'ta ilmin Merkezi ya da ilmin Merkezi durumunda Bağdat orada 34 yaşında bir gencin deyim yerindeyse baş Profesör olup Bağdat'ta bir medreseye Selçuklu Medresesine baş Hoca durumuna gelmesi Gazali'nin 55 yaşında ölürken tarihe damgasını vuracak bir adam olarak öleceğini gösteren bir işaretti Allah rahmet eylesin. 34 yaşında nizamülmülk'ün de teşvikiyle Nizamiye medreselerine bu bağdat'taki büyük medreseye Hoca olarak tayin edilmiş Gazali. İlk usulü fıkıh ve fıkıh kitaplarını da orada yazmış 34 yaşında. Ondan önceki yazdı küçük risaleleri de var ama ilim dünyasında konuşmalarıyla ders verişi ile cevaplarıyla münazaralarıyla, münazara ne demek ? diyalog tartışma üslubu. münazara kabiliyetiyle ve yazdığı eserler ile dikkat çekmiş. bu dönemde Gazali bu bağdat'taki medreseye Hoca olarak geldiğinde İslam dünyasında 4 temel sorun vardı. ne demek İslam dünyasında 4 temel sorun vardı ? yani şimdi mesela İstanbul'da belediye başkanı olacak birisini ne bekliyor bir trafik sorunu bekliyor İstanbul'da trafik sorunu var İki İstanbul'da sağlık açısından hastaneler yetersiz diye Mesela bir sorun var üç İstanbul'da piknik yeri yok 4 İstanbul'da iş bulunamıyor böyle bir sorun var bu 4 sorunla uğraşacak İstanbul'da Başkan olsun isteniyor. Çünkü bizim sorunumuz bunlar Başka bir şehre gittiklerinde mesela su akmıyor Burada su sorunu var öyle bir adam gelsin deniyor. Gazali 34 yaşında 70 yaşında büyük hocaların alimlerin ders verdiği bir medrese olan bağdat'taki Nizamiye Medresesine baş müderris olarak girdiği zaman 4 sorun islam alemini kasıp kavuruyordu. İslam alemi neresi ? Özbekistan bugünkü Özbekistan yemene in oradan mağrib oraların adı. Endülüs'te hala var O zamanlar Endülüs'te de islam var. birincisi felsefeciler Müslümanların içinden yetişen felsefeciler felsefenin etkisinde kalmış bir İslam Projesi yürütüyorlardı. buna da Farabi gibi İbni Sina gibi felsefeye büyük hizmetler yapmış Müslüman şahsiyetleri de alet ediyorlardı. Bu birinci sorun yani Bağdat'ta Alim yetiştireceğim diyen birisinin bu soruna proje üretmesi lazım Gazali konuşuyoruz değil mi Şu anda Gazali'nin minhacü'l Abidin Allah'a kul olmak isteyenlerin metodu ismini verdiği kitabını okuyacağız ama Gazali Eline Kalemi aldığında ne düşünüyordu Neden böyle bir duygu altında kaldı bu kitabı yazma nedenini bunu anlamak için Gazalinin kafa yapısını çözüyoruz. Gazali ses getirdi Kim bu adam Hayret diye ilk defa dikkat çektiği zaman olan ki bunu da Nizamülmülk keşfetmiş Allah rahmet eylesin Belki nizamülmülkün bu onu keşfetmesi olmasa Tıpkı yetim olarak o medreseye girmesi olayında olduğu gibi Gazali garip kalıp gidecekti. Onu keşfetti Nizamülmülk ve büyük bir konuma getirip orada çiçek açmasını meyve vermesini sağladı. şimdi bir felsefeciler var felsefeciler Şimdiki gibi İstanbul'da bir fakültede 3/4 Profesör değil İslam aleminde ağırlıkları var her şeyi felsefe yorumluyorlar Allah'ı konuşuyorlar Peygamberi konuşuyorlar gerekli miydi peygamber gereksiz miydi bunları konuşuyorlar namazı da kılıyorlar ama. Felsefe büyük bir meslek ve büyük bir Prestige konusu haline gelmiş o dönemde. bunların karşısında kelamcılar denen bir grup var felsefeciler şimdiki deyimleri kullanalım Batı etkisinde kalmış. kelamcılar ise onlara karşılık İslam toplumunun çıkardığı rakipleri diyelim Ama kelamcılar da bir sorun yani onlar Bir Daldan tartışıp İslam akidesine zarar veriyorlar kelamcılar da onlara cevap vereceğiz diye Onlar da dağıtıyor işi. Kelamda kendi içinde bir bilim olarak Ekoller oluşturmuş.Yani aslında felsefenin karşısında durmak için kelam ilmi var ama biraz fazla Durmuş kendisi sorun olmaya başlamış. Ben %100 anlaşılsın diye örnek olarak veriyorum yani İçerdeki Mesela bir yara için Kolundaki bir yara için hastaya antibiyotik veriliyor antibiyotik fazla kaçınca bu sefer hastada hücre kalmıyor antibiyotiğin negatif etkisi oluşuyor kelamcılar böyle bir durumda. 3. Ekol ve İslam toplumunu sarsan sorun batınilik sorunudur. Batınilik şiilikten üremiş bir bela Hicret'in 4. ve 5. Asrını kasıp vurmuş Ama bu kavurma böyle bir tehlike dalgası gibi gelip geçmedi mesela haşhaşiler denen bu İslam aleminin kanını akıtmış Grup batıni gruptur. onun gruplarından bir gruptur daha doğrusu Batıniliğin özü şu diyorlar ki: “hepimiz Müslümanız ama namaz dediğin şeyin bir batını var bir de dış görüntüsü var. dış görüntüsü o kıldığınız namazdır batıniliğin iddiasındaki iç görüntü ise namaz vakti Allah vardır diye içinden bir his geçirmektir bu namazdır.” sapıklık Hristiyanlara bile rahmet okutacak kadar büyük bir sapıklık bu batınilik ama Selçuklu devletinin en üst noktalarını ele geçirmiş Abbasi Devleti'nin en üst noktalarını ele geçirmiş halkın içine korku salmış yani felsefe bilimsel olarak çürütüyor kelam işi sulandırıyor kelam batinilik siyasi ve Terörle terör yöntemleriyle siyaset yöntem ile terör yöntemi ile bu işi çürütmeye çalışıyor ve 4. olarak da tasavvuf var. aslında tasavvuf hicrerin üçüncü asrında çıktığında ashabı kiramın yaşadığı Müslümanlığı yaşamaktı. Ama bu felsefe ve kelam akımlarından etkilendi tasavvufa Selam verecek durumda olmayanlar tasavvufun başı gibi bilindiler. bir tür İslam'ın ince ayarlarını sömüren kimselerin elinde kaldı tasavvuf. Gazaliyi Allah ihyau ulumiddini yazmak için gönderdiği zamanda Gazali talebelere Kuranı Kerim öğretip giden bir hoca gibi bir döneme gelmiş olmadı. karşısında felsefeyi buldu kelam laubaliliğini buldu. Batınilik belasını buldu tasavvufun aşırılığını buldu. çalışacağı ortamda yapacağı hizmet bu 4 alanın açtığı 4 saldırının sebep olduğu zararları düzeltmek içindi. Dolayısıyla Biz bugün 900 sene sonra onun doğumundan 952 sene sonra 53 sene sonra Gazaliyi değerlendiriyoruz deyince Biz Gazali'nin hamlelerinin gayretlerinin nederelerde olduğuna bakıyoruz.
1.) felsefeye karşı savaşmış.
2.)kelam ilminin yanlış yönlendirmelerle yönlendirilmiş alanlarına karşı savaşmış.
3.) Batıniliğe karşı bir savaş vermiş.
Gazali'nin Ümmeti Muhammede yapmış olduğu hizmetin özeti budur. 34 yaşında Bağdata geldi dedik Çünkü Bağdat İslam ümmetinin resmi başkentiydi o zaman. nisabur Selçukluların başkenti ama Bağdat bütün dünyada ümmeti Muhammed'in merkezi olarak biliniyordu. Başkent Bağdat'a gelince orada 4 yıl Nizamiye medresesinde eğitim verdi. Bir anda halkla ilgilendi halkın bu işlerden uzak durmasına uğraştı. Bir yandan kırılmış kenara çekilmiş böyle zafiyeti kabullenmiş “ne yapalım canım ben namazımı kılayım cennete gideyim diyen” tembelleşmiş ilim kadrosuna bir hareket kazandırdı. bir yandan da Eser yazmaya başladı daha önceki eserleri biraz daha küçük çaplıydı ama orada ciddi ciddi yazmaya başladı. 4 yıllık sürede 34 yaşında geldi 38 yaşında Bağdattan Şama geçti. Bu 4 yılda Hüccetül İslam lakabını kazandı. Bağdat'ta iken şimdi dikkatli izliyoruz Bağdat'ta iken “mekasidül felasife-felsefecilerin gayeleri” diye ilk felsefe kitabını yazdı ama bu kitabı felsefeye hizmet için yazıldı. Çünkü kendisi de filozof olmuştu felsefe karşı savaştı diyoruz ya felsefeci oldu bağdat'ta o. Bu kitabı da İslam ümmeti içerisinde yazılmış en büyük felsefe kitaplarından birisidir. Gazali'nin o kitabını alsak İbni sinadan Farabi'den farkı Aristo'dan farkı yoktur felsefede. zaten felsefeyi iyi bildiği için felsefeye damga vurmak için bir filozof olarak yazdı bu kitabı. Belki bu kitabını yazdıktan 1 hafta sonra ölseydi değil Hüccetül İslam Müslüman olarak bile anamazdık onu şimdi. kafası karışık bir dönemde yazdı bunu çünkü. biraz sonra göreceğiz Gazali kafası öyle basit bir karışıklıkla karışmamış. Tam cehennemin çitlerine kadar yaklaştıktan sonra cennetin ortasına doğru geri gelmiş. Allah'ın hikmetlerini değerlendireceğiz Tabii bu kitabı makasıdu'l felasife isimli kitabını yazdıktan çok kısa bir zaman sonra bu kitabın tövbesi olarak tehafütü'l felasife isimli kitabını yazmış makasıdu'l felasife filozofların gayeleri isimli felsefeye hizmet eden kitabıydı, tehafütü'l felasife ise filozofların sapıklıkları diye yazılmış bir kitaptır. yani biri artı biri eksi kitapların. Tabii şu anda biz Gazaliyi tehafütül felasife olarak tanıyoruz yani felsefeye karşı savaş açtı,felsefeyi Müslümanlığı çürüten bir sistem olarak görüyor akidesine ters görüyor ama ilk yazdığı makasıd el-felasife kitabı öyle bir kitap değil Allah'ın hikmeti olarak Allah onu felsefenin içine soktu.zeki bir insan tabi. İmam Zehebi Allah rahmet eylesin Gazaliyi tanıtırken siyeru alamin nübela da İnsanlığın en zekisi gibi bir cümleyle tanıtıyor. korkunç Zeki birisi Yani girmiş bağdat'ı iki üç ay felsefeyi okumuş felsefenin başı olan Aristo'ya cevap verecek hale gelmiş. felsefeye hizmet edecek kitap yazmış iyice felsefede adını doyurunca filozof Gazali diye anılınca tuttu bu sefer felsefeyi çürütecek büyük kitabı olan tehafütü'l felasife kitabını yazdı. Eğer felsefenin gayeleri isimli ilk kitabını yazmadan felsefeyi tenkid eden kitanını yazsaydı insanlar: “nasıl olsa bu hoca,hocalar zaten beğenmiyor bu felsefeyi” diye kimse takmayacaktı o kitabı. içerden biri olarak çıktı felsefeyi çürüttü Allah ona rahmet etsin.
Minhacül Abidin derslerinin devamı gelir mi? Rabbim amelinizi kabul buyursun 💕🌷
YanıtlaSil