9.Cüz-Teblİğden Vazgeçmeyİn.



وَاِذْ قَالَتْ اُمَّةٌ مِنْهُمْ لِمَ تَعِظُونَ قَوْماًۙۨ اللّٰهُ مُهْلِكُهُمْ اَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَاباً شَد۪يداًۜ قَالُوا مَعْذِرَةً اِلٰى رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ ﴿١٦٤﴾

İçlerinden bir topluluk, "Allah’ın helâk edeceği yahut şiddetli bir azapla cezalandıracağı kimselere ne diye öğüt veriyorsunuz sanki!" deyince onlar, "Rabbiniz katında bir mazeretimiz olsun diye; bir de sakınıp çekinirler ümidiyle" şeklinde cevap verdiler.
(A'râf Suresi - 164)

Bu ayet cumartesi yasağını ihlal edenlerle ilgili. Allah cumartesi günü balıkların çoğalmasını,neredeyse sudan zıplamasını sağlayarak bu kavmi imtihana tabi tuttu. Fakat onlar bu kuralı ihlal ettiler. Bazıları onları uyarmaya çalıştı,nasihatlerde bulundu. Yani iki farklı grup vardı. Helal ve haram gözetmeksizin cumartesi yasağını ihlal edenler, o zamanların müslümanlarıydılar bunu aklınızda tutun. Ve bir de gene dindar olan kuralı ihlal etmeyenler de vardı fakat onlarda bazı gruplara ayrıldılar. Aralarından bir grup “onlar da bizim kardeşlerimiz,o kadar dindar değillerse ne olur ki ? Bizim onlara gidip;bakın,bu yaptığınız doğru değil yapmamalıyız demeliyiz.” dediler. Ve diğer grup da “onlar liberaller,yeni şeyler çıkarıyorlar,her ne iseler onları unutun Allah onları yerle bir edecek,onlar sadece birkaç münafık, onlarla neden konuşuyorsunuz ki ? Anlattıklarınızla ilgilenmiyorlar bile…” 
Yani bu ayet bu iki grup arasındaki konuşmayı ele alıyor. Dindar,saygılı ve Allah’ın kanununa uyan ve yasağı ihlal etmeyen ve diğer bozulmuş müslümanlarla konuşma gereği görmeyen taraf. Müslümanlar diyorum çünkü onlar o zamanın müslümanlarıydılar. 

İçlerinden bir topluluk, "Allah’ın helâk edeceği yahut şiddetli bir azapla cezalandıracağı kimselere ne diye öğüt veriyorsunuz sanki!" dedi. 

Bakın bunlar nasıl münafık,cehennem ateşinde yanacaklar diyorlardı. Orada bir grup müslümanlar diğerlerine günahkar gözüyle bakıp onların cehenneme gideceklerini söylüyorlardı. Onlara nasihat etmeye gerek yok,bunlar ümmetin bir parçası değiller. Diğer grup onlara gidip de “bu yaptığın haram,cehennemde yanacaksın !” demiyor. Kullanılan kelime تَعِظُونَ قَوْماًۙۨ
Gerçekte tavsiye ve nasihat anlamına gelir ve kalbe nüfuz edecek şekilde yumuşaktır. Diğer bir deyişle bu grup bozulmuş gruba konuşurken,onların kafalarına vurup bunu yapmayın demek yerine,onlara sevimli,çekici bir şekilde yaklaşıyorlardı. Allah’ın emirlerini yumuşakça söylüyorlardı. Ve bu not edilmesi gereken önemli bir noktadır ki; Tebliğ bir insana sadece neyi yapmaması gerektiğini söylemek değildir,bazen de onlara “Allah seni yarattı,O’na bir cevap vermek zorunda değil misin ? Sadece Allah’ı düşünmekle bile olsa O’na şükretmelisin.” 
Sen burada sadece haram işledin demiyorsun,burada onlara hatalarının kendi kendilerine farkına varmalarını sağlıyorsun. Bazen insanların tek ihtiyacı bir hatırlatıcıdır,ne yaptıkları değil. Öyle olunca sadece davranışlarıyla ilgili karşı tavır alırlar. Bazı küçümseyici müslümanlar,dini anlamda küçümseyiciler: “Neden bu insanlara tavsiyede bulunuyorsunuz ?Allah onlara ceza verecek dediler.” Sanki Allah onlara ne yapacağını söylemiş. Tövbe etmeyeceklerini,geri dönmeyeceklerini nereden biliyorsunuz ? Daha önceki bölümlerde de bahsetmiştim. Münafık olsanız bile geri dönebilirsiniz. Peki bunlar kim oluyorda insanlar hakkında yargıya varıyorlar ? Şimdi onları iyiliğe davet etmek isteyenler o insanlar müslüman olsa dahi günahkar oldukları için gidip konuştular. Tek kelimelik bir cevap verdiler: قَالُوا مَعْذِرَةً اِلٰى رَبِّكُمْ
Rabbiniz katında bir mazeretimiz olsun diye.

Allahım ben bunları bunu yapmaktan alıkoymadım. Benim gücüm yoktu. Fakat onlar benim müslüman kardeşlerimdi en azından nasihatte bulundum. En azından onlara karşı samimiydim ve kibarca konuştum. En azından onları sana tekrar bağlamaya çalıştım. En azından Allah’ın huzurunda birşeyler yaptığıma dair gerekçem var. Oturup da onları cehenneme mahkum etmedim. Onları silmedim. 
İşte bizim de günahkarlığa düşmüş müslümanlara karşı takınmamız gereken tavır bu. Onları “unutun bunları” diyerek cehenneme mahkum edemeyiz. Silip atamayız… Ve onlarla konuştuğumuz zamanlar hep onların ne kadar günahkar ve şeytani işlerle meşgul olduklarını söylüyoruz. Hayır hayır… Onlara vaaz etmelisiniz çünkü sizin mantığınız,motivasyonunuz vaaz için. Allah size sorar “neden kardeşini yalnız bıraktın ? Onlar müslüman değiller miydi ?
 Peki ya onlar sapkın iseler…
Yahudilere verilen en önemli kurallardan birini ihlal ediyorlardı o zamanların müslümanları.Küçük bir haram değil değil büyük bir haram. Allah bundan çokça bahsediyor çünkü O’nu gücendirici birşey. Fakat sen gene de vazgeçmeyeceksin ve onları davete devam edeceksin. Çünkü Allah’ın önünde “Allah’ım ben bana düşeni yaptım.” diye bir gerekçen olur.
Ve işte benim ikinci motivasyonum,belki de onlar ileride takva sahibi insanlar olacaklar. 

Allah bizden olan fakat günaha düşmüş kardeşlerimize karşı sahip olmamız gereken nazikliği,sevgiyi ve sabrı anlamamıza yardım etsin. 

____________________________________

Bu yazı Nouman Ali Khan’ın derslerinden alınan tefsir notlarıdır.

Yorumlar

Popüler Yayınlar